Evrenin Ucuna Yolculuk
National Geographic Belgeseli
Journey to the Edge of the Universe - Bölüm 1
Yönetmen; Yavar Abbas
Senaryo; Nigel Henbest
Tür; Belgesel
Konusu; Belgesel filmi, evrenin en derin noktalarına kadar yolculuk edip bu yolculuk esnasında karşılaştıkları gezegenleri, yıldızları, uyduları, kara delikleri ve algıladığı evreni anlatmaktadır.
Özeti; Seyahate ilk olarak Ay ile başlamaktadır, onlarca astronotun daha önce geldiği ve üzerinde yürüdüğü ay dünyadan yaklaşık 400 bin km uzaktadır, uzay aracı ile üç günlük mesafesindedir. Milyonlarca meteor ve asteroid tarafından bombalanmış ıssız bir savaş alanına benziyor. Neil Armstrong'un ilk ayak izlerini de gördükten sonra sırada aşk tanrıçası Venüs'e geçiyoruz.
Venüs Gezegeni
Sabah yıldızı, akşam yıldızı, gezegenin görkemli sarı bulutları güneş ışığını yansıtıyor, ve bu yüzden güneş sisteminin en parlak gezegeni, dünya ile neredeyse aynı büyüklükte ve çekim gücünde ama Venüs içeriği ölümcül sülfürik asitten oluşmaktadır. Venüs'te sıcaklık neredeyse 500 °C derecededir. Atmosferi karbondioksit doludur. Venüs'te bizim anladığımız şekilde yaşam olmadığını anladıktan sonra sırada güneşe daha yakın olan Merkür'e geçiyoruz.
Merkür Gezegeni
Burada ısı gece - 170 derece iken, öğlen +400 derecedir. Passenger uzay aracının verdiği bilgilere göre Merkür'ün boyutlarına göre güçlü bir yer çekimi vardır, bir zamanlar daha büyük olan bir gezegenin çekirdeği olduğu düşünülmektedir. Ve sonrasında büyüleyici ihtişamı ile güneşe geçiyoruz. Işığımız, hayatlarımız, yaptığımız herşey güneş tarafından kontrol ediliyor ve herşey ona bağlıdır.
Güneş Yıldızı
Dünyadan 150 milyon km uzaklıkta, öyle büyük ki içerisine 1 milyon dünya sığar, ve o denli ağır ki çekim gücü tüm güneş sistemini kontrol eder. Isısı 5000 derecenin üzerinde olan çalkantılı bir gaz denizi, çekirdeğindeki ısı ise 10 milyonlarca derece olmalı. Her saniye milyonlarca ton maddeyi enerjiye çeviriyor, evde bu enerjiyi ışık olarak görüp ısı olarak hissediyoruz. Güneş patlamaları elektrik yüklü süper ısınmış bir akım olarak uzaya ölümcül radyasyon fışkırtıyor ama bu bir gün duracak güneşinde yakıtı bitecek ve güneş öldüğü zaman bu dünyanında sonu anlamına gelecek.
Ve yol üzerinde bir kuyruklu yıldız görürüz, ve güneşin ısısıyla kaybolmaya başlamıştır. Kirli katranla kaplı dev bir kar topu, derin uzaydan gelmektedir. Bir gün korunacak bir yöntem bulamaz isek böyle bir kuyruklu yıldız sebebi ile dinazorların sonunu paylaşabiliriz.
Mars Gezegeni
Sonrasında kırmızı gezegene geçiyoruz, Mars, buralarda yeryüzü dışında hayat olabilir. Dünya'yı yaşanabilir hale getiren süreçler burada milyonlar yıl önce durmuş, Mars devasal bir fosil. Burada dev hortumlar vardır, rüzgar vardır ve rüzgarın olduğu yerde hava vardır, yeryüzü dışında hayatı destekleyecek olan hava, ancak ne var ki boğucu karbondioksiti olan bir havadır, ayrıca Mars'ı güneşin mor ötesi ışınlarından koruyacak hiç bir şey yok, ve Mars'da ki Olimpus dağını görüyoruz, büyük antik bir yanardağı, Everest'in üç katı yüksekliğinde ve neredeyse tüm İspanya'yı kapsayacak genişlikte, sönmüş bir yanardağı olduğu düşünülmektedir. Nasa aracı Mars'da dolaşmakta ve hayat aramaktadır. Mars'da anladığımız şekilde yaşam destekleniyor olabilir ve bir teoriye göre hayat dünyaya gitmeden önce burada başlamış, bir asteroid ile kopan Mars parçalarının üzerilerindeki küçük mikroplarla birlikte uzaydan dünyaya ulaştığı ve hayatın tohumlarını ektiği düşünülüyor. Eğer doğru ise hepimiz Mars'lıyız.
Bölümlere ayırarak açıkladığımız bu belgeselin yazı dizisinin bu ilk bölümüdür ve belgesel diğer gezegen ve evrenin en derin noktalarına doğru devam etmektedir. Evren hakkında detaylı bilgilerin bulunduğu ve görselleri ile de yeterince açıklayıcı bilgi veren bir belgesel filmidir.