Yurtta Sevgi Dünya'da Sevgi...

19 Haziran 2022 Pazar

Mutluluk Nedir? Sevinç Nedir? Mutluluk ve Sevinç Nasıl Yaşanır? Mutluluk ve Sevincin Felsefi Tanımı

Mutluluk Nedir? Sevinç Nedir? Mutluluk ve Sevinç Nasıl Yaşanır?  Mutluluk ve Sevincin Felsefi Tanımı

Mutluluk, genel olarak varlıkların zamanlarının kendilerini oldukça memnun edecek şekilde geçmesi olarak tanımlanır ve bu geçen zaman genellikle hazlar, güzel heyecanlar, zevkler, yaşam istekleri gibi faktörleri de içeriğinde barındırır. Bu tanımla herkesin mutluluk anlayışı da farklı olduğu sonucu çıkarılabilir. Ancak ortak özellik, mutlu olduğunu söylediğinde zamanının kendisini oldukça memnun edecek şekilde geçiyor olmasıdır. Kimileri için mutluluk çocukları ile geçirdiği zamandır, kimileri için yüzmek O'nu mutlu eder, kimileri için dans ve kimileri için bambaşka şeyler. Bazılarında zevkle yaşanan olaylar tanımlarken, bazıları için hareketlilikle yaşadığı olaylar mutluluğu tanımlar. Ses sanatçıları mesela, sahnede, konserde kendilerini çok mutlu hissettiklerini ve tarifi edilmez hazlar aldıklarını belirtirler. Bu herkes için aynı anlamı taşımaz. Kimileri için sahne, çok büyük panik ve heyecan kaynağıdır, mutluluk sahnede O'nun için çok uzaktır. Aslında bilgilerle ortaya çıkarılan ve varlıksal alanlarımızdan bizleri etkileyen mutluluk bilgisi, dünyasal bedenlerimizde hormonlar olarak tanımlayıp mutluluğun sebebini bunlara yormamız istenmiştir ve bu şekilde bir çok gerçeğin üstü kapanmıştır. 

Aslında mutluluk, diğer erdemler gibi kendisine yoğunlaştıkça, bunun bir erdem olduğunu kabul ederek ve inanarak uygulamaya çalıştıkça yaşanabilen özelliklerde bir erdemdir. Diğer erdemler gibi bu erdemin varlığına da inanarak, kendince mutluluk kaynaklarını bularak ve onların senin hayatında olmasını isteyerek mutluluk erdemsel özelliğini varlıksal alanlarında yaşatmaya başlayabilir, sürekli olarak bir çalışma içine girerek mutlu olmanın yollarını bulup ve bunu uygulayarak varlıksal alanlarınızda yine bir duyu şeklinde tezahür ettirme imkanı bulabilirsiniz. Bu durum aslında yaşamı boyunca mutlulukla temas etmeyenler için erdemsel özellik şeklinde, ancak mutlu olmayı yaşamı boyunca defalarca yaşayanlar için duyusal özellik şeklinde yapılanmış olarak sayılabilir. Yaşamı boyunca öfkeli ve suratı asık insanların mutluluk ve sevinç duyusal özellikleri oluşmamıştır ve onların mutlulukları ancak elde ettiği bilgileri uygulamaları sonrasında ortaya çıkar ve duyunun eksikliği, yaşamda sürekli mutsuz bir şekilde var olmayı sağlar. Her şeyden mutsuz olanlar, öfkeli ve memnuniyetsiz mizaçları olan insanlar, mutluluk duyusal özelliğinden mahrumdurlar. Bu duyunun varlığı, varlıkların ifadelerini ve mizaçlarını bile değiştirebilecek özelliklerdedir. 

Mutluluk ve sevinç duyunuzun kısıtlanmış olması durumu, diğer duyularınız gibi, nasıl belirli alanları görebiliyorsanız ve duyabiliyor, bu kısıtlanmış duyularınızdan kalanlar, işte mutluluk ve sevinç duyusal özelliğinizin de kısıtlanmış halleri, sürekli öfkeli ve memnuniyetsiz bir yaşamı yaşatmamakla ilgili olanı kadarının size yaşatılması ve daha üzeri mutluluk hallerinin sürekliliğinin kısıtlanması şeklindedir. Sizler, işte ekstra mutlu olunca, sizin mutlu olmanıza neden olan bilginin ve durumun sonrasında mutluluk ve sevinç isimli duyusal özelliğinizle temas etmiş olmaktasınız ve bu duyusal özellik, sizi mutlu eden enerjetik hali hisleriniz ve ilgili diğer duyularınızla temas ederek size yaşatmaktadır. 

Ancak bu konu, dünya şartlarında imkanlar bakımından, yaşam koşulları bakımından varlıklardan o kadar uzaklaştırılmıştır ki, hastalıklar, savaşlar, olumsuz eylemlerin yaşanması, psikolojik sorunlar mutluluk kavramının önüne acı, ıstırap gibi kavramları koyarak yaşanmasını çok zor hale getirmiştir. Bedenlerimizin yaşlanması, istenmeden ortaya çıkan hastalıklar, ağrılar, yorgunluklar, dünya hayatının olmazsa olmaz konusu stres, tamamen mutluluk erdemsel özelliğine düşman bir şekilde var olmaktadırlar. Mutluluk, varlıkların zihinlerinin belirli uğraşlar sonrasında kendilerine yaşatacağı gibi bir özellik iken, bunu dünya hayatında yaşanan olaylar açısından ortaya çıkan bir özellik şeklinde algılamamıza sebep olmuşlardır. Mesela, bu bilgilerin anlamını bilenler için, bir yeni duyusal özelliğin ortaya çıkmış olması bile büyük mutluluktur, ancak gel gör ki mutsuzluk sebebi olan sorularda ardından dünya hayatı kaynaklı gelmektedir, dünya hayatı mutlulukları mutsuzluğa çevirmek için özel olarak yapılandırılmış şekilde bir oluşumu ifade etmektedir. 

Aynı zamanda bu mutluluk, varlıksal alanlarınızda zamanınızın sizi memnun edecek şekilde geçmesini sağlaması özellikleriyle enerjetik bir hal oluşturur. Mutluluğunuzun durumuna göre zevk, haz, hüzün, neşe gibi erdemleri bu duyusal özelliğiniz mutluluğunuzla bütünleştirerek size hissettirir, yaşatır. Bu durumda mutlu olmanız için size gereken mutluluğunuzun kaynağı olan bilgilerdir. Bu duyusal özelliğimizde dünya hayatı nedeni ile kısıtlanmış şekilde ve özellikleriyle sadece elde ettiğimiz bilgiler ve yaşadığımız olaylar sonrasında ortaya çıkması ile ilgili olarak yapılandırılmıştır.

Oysaki, sürekli mutluluk hali ile neden yaşamayalım? Mutluluk duyusal özelliğimiz, bizim var olduğumuz için elde ettiğimiz yaşama sevincini mutluluk kaynağı olarak neden ele almasın? Çünkü var olduğumuza gerçekten sevinecek kadar donanımlı ve bilgili hayatlarımızın olmadığı gibi sürekli olumsuzlukların etkisi altında olan bir duyusal özelliğimiz var, mutluluk ve sevinç adı altında. Bu dünya hayatından kurtulduktan sonra mutluluk duyusal özelliğinizin sayesinde sürekli mutlu olma hali yaşamanız kaçınılmaz olur.

Bir manzaraya bakarken bile mutluluk duymak, bir çalışma yaparken bile mutluluk duymak, işte yaşamak denilen erdem böyle olmalıydı ve mutluluk ve sevinç adındaki duyusal özelliğimizin anlamı da bu gereklilikle ve bu şekilde yaşandığı zaman daha iyi ortaya çıkmış olurdu. Var olmak her an mutlu olmaktır, aslında bunu her an yaşamamız gereken hayatlarımız olmalıydı... Acılar, ıstıraplar, işkenceler, hastalıklar, yetersizlikler böyle önümüzde duran sonsuz bir evren modelinde yaşayan varlıklar için neden varlar? Gelişmek, ancak çalışmakla ilgili bir kavramdır ve ıstırabın geliştirici etkisi, o ıstıraptan kurtulmakla ilgilidir ve böyle yabani bir yöntemle gelişmek yerine, çalışmanın farkındalığını bilen varlıklar olarak çalışarak, ıstıraplardan kurtulmak için değil de, gerekli olduğu için çalışarak gelişme yolunu seçmemiz çok daha medeni ve mantıklı bir yoldur. Istıraplar aynı zamanda varlıkların, varlıksal alanlarında, zihinlerinde, yaşamı yorumlaması ile ilgili olan konularda olumsuzluklar katacak şekilde yapılanmalardır. Çağ dışı, kesinlikle yasaklanması gereken, ancak varlıksal bedenlerimize özellik olarak eklenmiş olumsuz bir eylemdir. Varlıksal bedenlerimizin bir canı ifade edercesine şiddet ve olumsuz durumlarda acı duyması, insanlığı en çok aciz durumda bırakan konulardan biridir. İnsanlığın bütün korkuları bu yüzdendir, bütün çaresizce davranışları bu gibi sebepler yüzündendir. 

Dolayısı ile aslında geçici olmayan, duyusal özelliklerimiz sayesinde kalıcılık gibi özellikleri bulunan, ancak dünya şartlarında geçicilik gibi durumların yaşandığı şekilde mutluluk ve sevinç, yaşadığımız oranda bizlere faydası olan erdemsel özelliklerdir. 

Mutlu olmak sürekli gülümseyen bir yüz halini tanımlamaktan çok varlıksal olarak yaşama sevincinin olduğu, var olma halini kıymetlendirmesine neden olan tanımları ortaya çıkardığı anlar olarak ifade edilebilir. 

Daha çok mutlu olmak için, sizleri daha çok mutlu eden konuların ve olayların bilgisini çıkararak, bu bilgilerle düşünceler içine girip zihinlerinizi bu mutlu düşüncelerin varlığına alıştırarak, içsel mutluluklarınızı duyularınızla bu şekilde temas ederek elinizden geldiğinizce yaşayabilirsiniz. Yoksa elbet deprem olabilir, virüs çıkabilir ve mutsuz haller yaşamanız için bu dünya hayatı sizlere olaylar yaşatabilir. Mümkün olduğunca çok mutluluk ve sevinçle bütün işlerinizi yapmaya çalışarak duyusal özelliğinizle daha çok temas etmiş olursunuz ve bu zamanla, artık süregelen bir özellik şeklinde bulunur. Duyumuz var evet, yaşam boyu defalarca, sayısız zamanlarca mutlu olmanız bunun ispatı ancak buda görme, duyma, farkındalık  duyusal özellikleriniz gibi kısıtlanmış durumdadır ve elimizde kalan yaşarken hisler açısından halinden belirli oranda memnun olma durumudur.

Yoksa sürekli mutluluk hali içinde yaşayan bir şekilde, ki olması gereken bu, bu yaşamda var olurdunuz, sizi üzen şeyler olamazdı. Ve bu durum böyle bedenler varken oldukça zor bir ihtimal şeklinde açıklanabilir. Dünya hayatının yapısı mutsuzluklar üzerine kurulmuştur. Her halinden bunu anlayabilirsiniz.

Yorgunluk kadar mutsuz edici ne olabilir bu hayatta ve çalışıp da yorulmadığımız anlar var mıdır? Bu benzeri şekilde bir çok durum ve olay, mutsuzluk kaynağı olarak bizlere yaşatılmaktadır ve bize düşen, bunlarla mücadele edercesine kendimizi mutlu etmenin yollarını bulup zamanla sinirlerimizin algılarını bile değiştirebilecek şekilde yapılanmaları kendimizde oluşturmayı sağlamaktır.

Varlığın her şeyi, yani kendisi, bütün duyularının bileşkesinden oluşmaktadır. Duyusal alanlarınızdaki enerjetik gücün seviyesi oldukça yüksek ancak dünya hayatındaki bedenlerimizin seviyesi ona göre oldukça düşüktür ve size imkansız gelen değişimler için bu özellikler bile yeterlidir. Duyulardaki bilgi ve tecrübeler ne ise varlık odur. Dünya bedenide bir duyu ile temsil edilmektedir ve bunun değişmesi için duyusal bilginin düzenlenmesi değişmesi gerekmektedir. Ve en iyi değişim yolu da, tüm yazılarımızda belirttiğimiz gibi sevgiyi tamamlayan erdemlerin uygulanmasından geçmektedir. İnsan üstü olmak öncelikle insanın kendisini tam olarak tanıması ile mümkün olabilir. Kendini ve varlıksal özelliklerini bilmeyen insanların süpermen olmaları söz konusu olamaz. 

Mutluluklar...